DİĞER
"Aziz’in farkında olduğu tek şey farklı olduğu bilgisi ve farklılığın gizlenmesi gerektiği, toplumun içinde kaybolmak gerektiği, göze batmamak gerektiği. Tıpkı evliyaların iç dünyalarına dair bir şeyler yazmanın güçlüğü gibi, bu tür yaşantıların dile getirilemeyişi gibi burada da aynı duvarla karşılaşıyoruz."
"Tesson anlatısını yabanın diliyle anlatmaz, aksine, pek 'insanca' bir dilde kurar öyküsünü. Aristoteles’ten Novalis’e, Nietszche’den Jean Giona’ya, Hölderlin’den Heidegger’e, oradan Mallarmé’ye, türlü türlü şair, sanatçı ya da filozof sızar satır aralarına, kültür dediğimiz şey, kar panterinin türünün yok olmasının müsebbibi uygarlık, her türlü şaşaası ve azametiyle metnin içinde temsil edilir böylelikle."
"An important aspect of Şule Gürbüz’s texts, and one of the elements that creates her writing style is tradition. The desire and eagerness to live the life like a religion, and keep religion at one side of life as a perception and culture at the same time like writers, such as Yahya Kemal and Ahmet Hamdi Tanpınar also exist in Gürbüz’s works."
"Şule Gürbüz’ün metinlerinin önemli bir tarafı ve üslubunu oluşturan özelliklerden biri gelenektir. Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar gibi yazarların hayatı bir din gibi yaşama, dini aynı zamanda bir duyuş ve kültür olarak hayatın bir kenarında tutma arzusu, hevesi Gürbüz’ün eserlerinde de vardır."
Siyasî iktidarın değişmesiyle bir yandan Hidayet Romanları'nın popülaritesi düşerken, diğer yandan hidayet olgusu da dönüşüme uğrar. Yeni anlatıda iktidarın tesis edilmesi gereken mekân devlet kurumları yerine evdir...
Fikirlere önem veren yazarların, fikirlerinden ötürü eleştirilmeye açık olması gerekir. Okurlara düşen de bir “eleştiri” geldiğinde, eleştirmeni “kötü niyetli” falan gibi tuhaf laflarla yaftalamak yerine, eleştiri metnine detaylı bir cevap yazmak olmalı
Bu yazı, Şule Gürbüz edebiyatını anlamaya, bu edebiyatın metinlerindeki dinamikleri kavramaya yönelik bir girişim özelliğini taşımaktadır...
Söz, bu kez Şule Gürbüz okurunda: Şule Gürbüz okuruyum ve biliyorum, normal bir okur, sevdiği saydığı yazar için yapılan eleştirilere yanıt vermez, kitabını okur, bilir ki zaman zaten hükmünü verecek. Yine de...
Edebiyat eleştirisinde yöntem sorunlarını tartışmaya pencere aralar umuduyla cephenin ortasından dahil oluyorum münazaraya...
Şule Gürbüz eleştirisine yanıt: Öyle miymiş?’in grotesk bible kapağı Gürbüz’ü “tarikat lideri” yapmaz, sokağa inecek reise de pek benzemiyor o. Şule Gürbüz bir şeyimiz olmak istemiyor...
Jonathan Littell, Orhan Pamuk, Elif Şafak, Fernando Pessoa, İlhami Algör, Ferit Edgü, Proust, Woolf ve Musil nasıl sahneye uyarlanır? İKSV’nin düzenlediği 20. Tiyatro Festivali’nde sahnelenen uyarlamaların arkasındaki isimler anlatıyor...
Bir filozof-edebiyatçı olarak Şule Gürbüz, felsefi anlamda 20. yüzyıl başında, büyük modernizmde takılıp kalmış gibi duruyor. Bu anakronizmin ayırdında olan bir ironi de yok kitaplarında...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık